5 Aralık 2012 Çarşamba

Beni benden bir eksilten

Beni ben yapan benlerden biri sensin,
Belki beni benden öte bilen sensin.
Seni benle yaşamak isterken,
Beni senle yaşarken bulduran sensin.

Dünden sana
Senden bu güne,
Bu günden sensizliğe,
Baktım kendimden.
Ama duramadım baktığım yerde,
Hayat durmadığı yerden devam ederken.

Nihayetinde,
Sen seni aldın benden,
Oldun beni benden bir eksilten.

28 Kasım 2012 Çarşamba

Benim İçin Özgürlüğün Resmi


Zamanın durduğu bir anda,
Dünyanın dönmeyi unuttuğu bir günde.

Bana özgürlüğü hissettiren ,
Bana huzuru hissettiren,
Ölümsüzleşmiş bir an.


22 Kasım 2012 Perşembe

Bu cümle Patronlara ve Yöneticilere

"Büyük paralar ödenerek satın alınan bir makinenin varlık olarak değeri zamanla azalırken, kendini sürekli geliştiren nitelikli elemanların değeri zamanla artmaktadır."

Bana göre kapitalizmin içine üç ölçek Marksizm koymak gibi bir şey bu durum. Yada çömlekçinin püf noktası gibi, başarılı ve devamlılığı olan bir şirket olmanın sırrı.

Noktayı göstermek bizden, püf demek anlayandan.

14 Kasım 2012 Çarşamba

Atatürk Sevgisine En Güzel Örnek

BM Kalkınma Programı’nda (UNDP) göreve başlarken genç bir Türk kızını işe aldığında, kızın odasına ilk yerleştirdiği eşyanın Atatürk portresi olduğunu gördüğünü belirtmiş Kemal Derviş. Sonrasında;

”Kendi kendime, 21. yüzyılın ilk yarısında, ülkesinin dışında, yeni işine başladığı anda, boş duvarlarına kendi isteğiyle, 20. yüzyılın ilk yarısında vefat etmiş olan bir liderin resmini asan herhangi başka bir ülkeden genç bir araştırmacı var mı diye sordum. Benzer, hatta yakın olan başka bir örnek aklıma gelmedi. Bu, Atatürk anısının ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma mücadelesinin, nasıl birçok Türkiye vatandaşının kimliğinin bir parçası olmaya devam ettiğinin bir sembolüdür” demiş.
------------------------------------------------------

Benim için Atatürk sevgisine en güzel örneklerden biri oldu.
Teşekkürler Kemal Derviş

12 Kasım 2012 Pazartesi

Gurbet bir kuştu


Gurbet bir kuştu
Geldi gönlüme uçtu
Gönül gurbete
Akıl hürmete uçtu.

Gurbet bir kuştu
Hep yanımda uçtu,
Ruhuma ilaç
Ama yalnızlığıma suçtu,

Gurbet bir kuştu
Birden uçtu,
Kendi uçtu,
Sanki hepsi suçtu.

6 Kasım 2012 Salı

Fikirsizlik


Eskiden merak ile televizyondaki açık oturumları, tartışmaları dinliyordum, olayları insanları ve ülkemi daha iyi anlayabilmek için.  Son dönemde ise nerede ise hiç dinlemiyorum, izlemiyorum bu tür programları.

Çünkü artık programlara çıkana insanların (nedense hep aynı insanlar) hangi konuda ne diyecekleri o kadar belli ki. Artık yapılan açık oturum ya da tartışma programlarının amacı konuşulan konuda bir çözüm üretmek değil, bir analiz yapmak değil. Tek amaç at gözlüğü takmış gibi başka bir şeyi dinlemeden zaten bilinen fikirleri daha yüksek sesle söylemek.

Basit bir münazara mantığında bile, amaç hem kendi fikirlerini ifade etmek, hem de karşı tarafın fikirlerine karşı argümanlar geliştirerek, savunduğunuz fikri güçlendirmektir. Genel amaç ise bu tartışmalar ile ilgili konuyu analiz etmek ve bir çözüme ulaşmaya çalışmaktır.

Ama hep aynı fikirler önümüze temcit pilavı gibi devamlı konduğu için, hiçbir zaman amacına ulaşamıyor bu tartışma programlarında.

Yeni fikirler nerde ise hiç yok, yâda diğer konuşulanlar hiç dinlenmiyor. Bazen es kaza farklı bir bakış açısıyla birileri katılıyor bu programlara. İşte şimdi oldu diyorsunuz, ama hüsran oluyor genellikle. O kişide sadece o bakış açısında kalıyor. O bakış açısını savunduğu sürece orda olabileceğini düşünüyor.

Fikir mimozaları üretmek te pek başarılı bir ülke değiliz, belki de hala birer taraf olmaya yönelik yetiştirilme yapımız var. Hangi taraf isek o görüşleri kesin doğru kabul ediyoruz ve kulaklarımızı tıkayarak savunma düzenine geçiyoruz. Sadece siyasette değil her konuda bu kaçınılmaz yazgımız sanki. 

30 Ekim 2012 Salı

29 Ekim 2012 - Tarihe önemli bir not.....

'ULUS'TA TÜRK BAYRAĞIYLA DOLAŞMAK KOLAY, HAKKARİ'DE NİYE DOLAŞMADIN'
Bu sözler Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına ait. 

Komedi bu noktada başlıyor galiba, bir ülkenin başbakanı, ülkenin bir bölgesinde Türk bayrağı açmayı yiğitlik olarak kabul ediyor, sıkıysa git orada aç diyor. Acaba bu sözleri söylerken yüzü kızardı mı? Utandı mı? Zannetmiyorum. Ama ben böyle bir başbakana sahip olmaktan utandım.


Yukardaki sözleri söyleyen Başbakanın , Başkentinde Türk bayrağı açtıkları için, polisten dayak yiyen insanlar vardı 29.Ekim.2012 tarihinde. Yüzlerine biber gazı, üstlerine su sıkılan insanlar vardı , cumhuriyeti kutlama coşkusu ile yürümek istedikleri için.



Hodri meydan , Hakkaride Apo nidaları atanlara aynı sertlikte tepki versinler bakalım. Olur mu hiç, Avrupa'ya hesap verme derdi olur o zaman. Azınlıklar eziliyor diye. 

Ankara da yürüyenlere gönül borcu olmalı herkesin, geri adım atmadan, haklı olunan bu konuda gösterdikleri dirayet için. Hem boşuna şair söylememiş "Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım". Ankaralı da bendini aşmayı , açtırmayı bildi. 



İzmir de yürüyüşe katılanları büyük bir kısmı, Ankara'da ki manzarayı gördükten sonra daha bir istek ve inançla katıldıklarını söylediler. Her yer kırmızı beyazdı. İzmir Egenin incisiydi. Şimdi Cumhuriyetin gururu oldu.



Bence gelecek döneme damgasını vuracak sloganda belli oldu artık 

"Mustafa Kemalin Askerleriyiz"

Başka söze ne hacet var. 


18 Ekim 2012 Perşembe

Gerçek Benden Kaçarken

Yoktu hayatımda bir gerçek,
Belki de artık aramadığım için yoktu,
Yada gerçek olmadığı için,
Kimi gerçekten sevecektim,
Kime gerçekten sarılacaktım,
Ben bile gerçek miyim aymazındayken,

Nedense gerçekler yordu beni,
Yorulmak üzdü beni,
Bende kaçtım beni üzen den,
Var olan bütün gerçeklerden,
Hem beni ben yapan,
Hem de beni benden alan gerçeklerden.

O yüzden ben ben değilim gerçekten,
Gerçek benden kaçarken.

17 Ekim 2012 Çarşamba

Neden Veri Analizi ?


Yeni piyasa düzeni içerisinde hem geçmişteki verilerini iyi analiz eden ve bunlardan belli çıkarımlar elde etmeyi sağlayan, hem de sahip olduğu verileri değerlendirerek gelecek ile ilgili analiz yetisine sahip olan firmalar sektörlerinde hep birkaç adım önde olacaklar. Gelecekte de teknolojiyi üretmek her zaman yüksek katma değere sahip olacak. Ancak asıl, var olan teknolojileri kullanarak verilerini en iyi şekilde işleyen firmalar belki teknoloji üretmeseler de, bu yetileri sayesinde yüksek katma değerler üretebilecekler.

Günümüzde artık, inanılmaz miktarda veri üretiliyor ve yayınlanıyor. Artık bireysel üretilen verilerde firmalar için önem kazanmaya başladı. İnsanlara sunulan anketlerden elde edilen verilerin yerini artık, sosyal ağlarda oluşan ve kişiye özgü alışkanlıkları ortaya koyan veriler alıyor. Sosyal ağda bir şeyi beğendiğimiz anda, beğendiğimiz şey ile ilgili bir veri anında talep edenlere ulaşıyor. Böylece canlı yaşayan ve her an değişen bu veriler, firmalara, insanlara ve ürünlere yön veriyorlar. Bu süreç her tık ile katlanarak büyüyor.

Asıl büyücülük, oluşan bu veri yumağından doğru verileri ayıklaya bilmek ve elde edilen verileri doğru kriterler ile analiz edebilmek.

Verilerden oluşan tablolar yumağı oluşturmak, veriyi analiz etmek anlamına gelmemeli. Son üç aylık grafiğe baktığımızda satışlarımız %25 artı demek herkesi mutlu eder ama bu bir analiz değildir. Önemli olan bu artışın nedenlerini, niçinlerini ortaya koyabilmek, sürdürülebilir olup olmadığını incelemek, farklı yorumlar ile yaklaşabilmek ve bir sonuca varabilmek olmalı.

Tabi burada veriye ulaşma hızı ve onu analiz etme hızı da önemli kriterler olarak önümüze çıkıyor. İşte bu noktada, ister istemez tüketici konumuna geçiyorsunuz. Yeni teknolojilerin takibi ve kullanımı bu tür rekabetlerde en büyük avantajı sağlıyor. Teknolojiye yönelik yatırımlarda, büyük yatırım kalemleri içinde yerini almış oluyor.

Sahip olduğunuz veri tabanının yönetimi, bakımı ve güvenliğinin önemi de bu noktada ortaya çıkıyor. Bundan sonraki en önemli iş sırrınız, üretilen ürünün kendisinden çok, pazara yönelik veriler ve bunların analizlerinden çıkan sonuçlar olacak. 

28 Eylül 2012 Cuma

Aptallık Nedir ?


Aptallığın Tanımı : Aynı şeyleri yapıp yapıp farklı sonuçlar beklemek…
Albert Eienstein

Bana güzel ülkemi anlatıyor ve her seferinde rahmetli
Aziz Nesin'i anmama neden oluyor.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Gizli Bahçe - ÖZDERE


Bu güne kadar pek gittiğim mekanları paylaşmadım. Ama bu sefer, adı gibi gizli bir mekanı paylaşmak istedim. Özellikle basit, gözü yormayan ama her hali farklı olduğunu gösteren bir dekorasyona, sahip olması etkiledi beni. Belki beklentiler ile alakalı ama, genede ilk anda etkileyici bir yapısı var.

Tülden yapılmış çardakların altında , güzel bir yaz sabahı serinliğinde yapılan kahvaltının keyfi bir başka oluyor. İnsan kendini başka bir diyarda sanıyor.
En güzeli oturma düzeninde hiç bir şey iç içe girmemiş. Her masa kendi dünyasını yaşaya bilir.


Her masa ayrı bir düzen ve ayrı bir süpriz , kullanılan minderden , yastığa kadar ayrı ayrı düşünülmüş.
Kahvaltı her hali ile güzeldi, gerçi mekanın verdiği huzur ve etrafa incelemekten ne yediğinizi bile fark etmeye bilirsiniz. Sahibi asıl akşamları yemek yemek için insanların geldiğini söyledi. Akşamlarının da güzel olduğuna emenim , ancak sabah güneşinin aydınlığı ve denizden gelen esinti ile tam keyif çıkarmalık yer. Hatta sabah girip akşama kadar vakit geçirilebilecek bir yer.

Adı gibi gizli bir yerde olan bu mekanı bulmak hem kolay hemde zor. Gizemini koruyacak şekilde tarif etmek gerekir diye düşünüyorum. En basit tarifi Özdere'den Kuşadası istikametine giderken Özderenin çıkışında sağda. Küçük bir tüyo daha Benzin istasyonunu geçince hemen tabelası gözüküyor.

Başka özelliklerini anlatıp beklentileri yükseltmek istemem , ama giderseniz gününüz mutlaka keyifli geçecektir.

Gizli Bahçe Telefon : 0232 797 70 30

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Yaşlanmak

Doğum günü pastandaki son mumu yakarken, ilk yaktığın eriyip bitiyorsa, yaşlanmışsın demektir..

18 Haziran 2012 Pazartesi

Müsriflik

Eski devirde, kayınpeder sigarasını yakmak için ağızlığı ağzına yaklaştırınca, gelin kibriti yetiştirmiş...

Kayınpeder, karısının kulağına fısıldamış:

“Müsrif, mangalda ateş varken kibrit çakıyor!”